30 Ocak 2015 Cuma

Anne ben Playboy oldum


Dün akşam anneme gittim.  Malum havalar çok soğuk, evde otururken üzerime öylesine geçirecek bir hırka almak için annemin dolabını açtım. Sonra birden beni bir gülme tuttu. Ama durduramıyorum. Kahkaha atmak gibi değil bu, resmen anırıyorum. Annemin gardırobunda bulduğum poları dışarı çıkarıp anneme uzattım, anne dedim bu ne?

“Ya çok güzel di mi, aşağı yoldan 9 TL’ye aldım” dedi (yanlış okumadınız gerçekten dokuz)

“Dışarı çıkarken içime giyiyorum da çok sıcak tutuyor”.

Ben gülmeye devam ettim.

“Anne” dedim, “sen bunun ne olduğunu biliyor musun?”

“Yoo ne güzel bişey di mi, renkli renkli” dedi. “

“Sen giyme bunu bana ver, biraz giyip getiririm” dedim anırmaya devam ederek. Biraz mırın kırın etti,  manasız gülüşüme de inceden bozularak, poları bana verdi.

Ben de bu sabah annemin Abidinpaşa’dan aldığı poları üzerime giyip işe geldim. İşe gelir gelmez, katılımı ultra lüzumlu bir toplantıya gitmem gerektiğini hatırladım birden. Koşturarak bulunduğum yere uzak binadaki toplantı salonuna gittim. Üst düzey ağır adamların, komik şeyleri ciddi ciddi tartıştığı kutsal mekâna vardım. Toplantı salonunun ortasında, mekâna her geç gelenin saftirik oturma telaşını izleyen onlarca göz arasında, montumu cart curt çıkardım. Normal bir geç gelene ortalama bakış süresinin üzerinde süren bakışların sebebini, ancak dönüp kendi üzerime baktığımda anladım. Takım elbiseli güzel traşlı amcaların arasında, akşam eğlenerek annemden kaptığım polarla kalakaldım. Kıpkırmızı kesilip, hızlıca çıkardım poları. O sırada fermuarı bozuldu birden, iki üç kere uğraştım. Kırmızı suratımla yerime oturup, çok önemli şeyleri dinlemeye başladım.

Annem olsa şimdi burda, çok acayip gülerdi buna :)