21 Eylül 2012 Cuma

İçeru

Güzel şeyler olmasa da her zaman, en azından güzel şeyler olabilme ihtimalini koruyabiliyor insan zaman zaman...

Ahahaha içimdeki Yılmaz Erdoğan'a ne dersin sayın blog! :) Çok güldün di mi ben de ben de.. Kezban Lüksemburg'da nasıl olsa. Böyle şeylerden hoşlanmadığımı kaç kere söylicem sana blog! Tamam bi sus iki dakka. Atölyede öğrendiklerimi tek tek yazacağım derken yine ormantiğe bağladım. Bağlamayı seviyorum. Kırklar Semahını çalabiliyorum. Burdan Figen Eroğlu hocama sevgiler.

Neyse mevzu bu değil. Yine bilinç akışı tekniği kullanmaya başladım dicem ama ben komple olmuşum bilinç akış tekniği. Lö teqnique dö la bilinch akışkanlar mekaniği.



Başı kötü, ortası kastırıcı ama sona doğru ferahlatıcı bi süreç geçirdim bu yaban ellerde. Ama bu süreçte aslında dışardan değişen hiç bişey olmadı be sayın blog, ben yine bendim ve yine insanlar aynı insanlardı, kimisi aynı anlayışsızlıkta, kimisi de yine aynı sevgisizlikte. O yüzden tek kişilik trajedilerimin sonunda yine kahraman tek başına paçayı kurtardı. Bu sefer yaban ellerden destekçilerim vardı. Dünya ne kadar büyük ve dünya ne kadar küçük. Her yerde aynı şeyler yaşanıyor, ne kadar korkutucu ve ne kadar sevindirici. A bak mesela bu öğrendiğimiz ilk şeydi atölyede, "Polarite". Polarite ya polaritee, noldu kaldın sayın blog öyle. Anlatırım bi ara ayrıntısıyla ama zaten bildiğimiz bişey.

Sanırım hayatımın en garip hislerini hissediyorum (hislerini hissetmek). İlk defa ailemden bu kadar uzak ama onlara bu kadar yakın, sevdigim insanlarla o kadar iletişimsiz ama o kadar yanyana, üzüldüğüm şeylere de bi o kadar kayıtsız ve ferah hissediyorum. Başka hayatların varlığı bizi güçlendiriyor blog ne güzel di mi? Bence de.. Onay verdiğin için sağol. Ne demek..

Şu an oda arkadaşım Sözlerimi Geri Alamam'ı açtı ve ben Ankara'yı birden çok özledim. En çok istediğim şey şu an Ankara'da olmak, bişiler yapmak.. Odtü'de konser izlemek mesela aaa eveet!! Bunu sanırım döndüğümün ilk Çarşambası Goran Bregoviç konseri ile yapabileceğim be blog! Bunu şimdiden hayal etmek bile o kadar güzel ki. Bakarsın yeni bir Odtü konserinde yeniden aşık oluruz ha ne dersin be blog ;) Çok güzel olmaz mı? Öyle de güzel olur ki valla bilemezsin, ben o şekıl aşık olurum, şo bağyan şo şekıl aşık olur.  Aşık olma planı yapmak da neyin nesi ha dostum senin sorunun nee? Geç bunları bir klavyede bilirim ben yaptığımı! Yanlarında sonuna kadar mal gibi şımarabildiğim arkadaşlarımı göreceğim ya, bi de Cuma günü de annemler tatilden gelecek ya (onlara daha çok şımarabiliyorum üç kere olley olley oley), işte bunlardan bahsediyorum tam olarak. Şu an birilerini hasretle özleyen insanın kavuşacak olma mutluluğunu yaşayabiliyorum ya blog, yaşamak böyle anlar için var. En son ne dedigimi anladın mı? Anlamadın di mi blog? Tü sana verdiğim emeklere, internet paralarına...

Herneyse. Burada son iki günüm. Çok daha ilginç bişiler olmazsa ilginç şeyler oldu diyebileceğim, sağ salim dönersem. Döner kebap. Ayy ne dicem asıl burada Trier'de bi lahmacun yedim ama içine beyaz peynirden tut, ketçap mayonez falan koyuyolar, saf ya bunlar, öyle kakalıolar. Ay yazık ya :)










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder