7 Ekim 2013 Pazartesi

SolfaSol

SolFaSol Gazetesi Ağustos sayısı

AVM’miz 5 dakika içerisinde kapatılacaktır!

Direniş boyunca Ankara'daydım. İstanbul'u, Hatay'ı, Adana'yı, Dersim'i görme fırsatım olmadı. Gidemedik buralardan. Çünkü buralar hiç olmadığı kadar hareketli, hiç olmadıgı kadar heyecanlıydı. Zaten sabah 8 aksam 6 mesaimiz de fırsat vermezdi ama başka zaman, başka ilde bu denli büyük bir hareketlilik olsa, kalkar giderdik herhalde. Daha önce hiç "kalkıp gitme"miştik aslında ama hiç de bu kadar büyük bir şey görmemiştik biz 80 sonralılar.

Sosyal paylaşım sitelerinden Istanbul’da olanları görünce, içimde bi yerlerimden “tak!” diye bir ses geldi. “Bu sefer farklı” dedim. Televizyonda malum hiçbir şey gösterilmiyordu, fakat sosyal medya çalkalanıyordu. İçimdeki “Tak!” sesi “Kalk!” sesine dönüştüğünde duramadım, evden koşar adım çıktım. Abidinpaşa’dan Kızılay’a gidebilmek için mahalledeki taksi dolmuşlardan birine bindim. Giderken taksici yol kapalı deyip, Kolej üzeriden Kocatepe’ye çıktı. Öyle varabildim Kızılay’a. Direnişin Ankara'daki ilk günü Ziya Gökalp ve Atatürk Bulvarı’ı kesistiği yer merkezde olmak üzere, tüm Kızılay hınca hınç insan doluydu. Güvenpark’ta saat 4’te protesto için toplanılacaktı fakat saat daha 3.30’du ve insanlar çoktan gelmişlerdi. Demek ki canına tak eden benim gibi birçok kişi vardı ve kimse oturduğu yerde duramıyordu artık.

Yıllarca ne olacağı bilinmeden Kızılay’ın ortasında duran, şimdilerde ise AVM’ye dönüştürülen talihsiz binanın önünde toplamış yüzlerce insan vardı. İlginçtir ki çoğunluğu çocuktu. 13lü 15li yaşlarda, kızlı erkekli, kiminin boyunlarında tuttukları futbol takımının atkısı, kimisinin elinde çeşitli bayraklar, çocuklar vardı hep... Ben bu durumu bi’ türlü anlamadım, o kadar çok çocuk n’apıyordu orada?. Kuzenlerimle yaşıtlardı genel olarak. Kuzenlerimi sokağa dökecek bu kadar ne olabilirdi? Ben bildim bileli onlar hep ders çalışırdı çünkü. Sokakta oynamayı da mahalleler sitelere, konutlar rezidanslara dönünce bırakmışlardı. Onları sokağa ne dökmüş olabilirdi bu kadar? Biz yine biraz eylem görmüş sayılırdık, bi işe yaramazdık belki ama eylemlere gider gelir, elimize tutuşturulan broşürleri okurduk en azından. Ama kuzenlerime benzeyen o çocuklar, o kadar uzaktaydılar ki bu olanlara, onları sokaklara ne dökmüştü gerçekten? Kimisi dedi "eğitim sistemini bok ettiler çocuklar dayanamadı", kimisi "yaz geldi, kanları kaynadı" dedi, kimisi maçların bitişine bağladı bu durumu. Bunlar belki kısmen dogrudur, tam bilemiyorum. Ama Ankara'da son yıllarda cocuklar hiç var olamadılar. Sonradan dayatılma AVM gezme kültürü insanın özüne uymadı, en çok da enerji ile dolu o çocukların özüne. Çünkü çocuklar "toplanma"yı severler, çünkü çocuklar bir arada olmak ister, çocuklar birlikte olmaktan enerji alırlar, şakalaşmayı, birlikte şarkı söylemeyi hala severler. Yeni Ankara'da yapamadılar bunları. Birileriyle tanışmak imkansızdı mesela Güvenpark'ta, Kızılay’a sadece dersane için gelinirdi ve Ulus'a tek gidilmezdi asla! Çünkü hep korkutuldular. AVMlere doluştular. Ama insanların içine tıkıştırıldığı o kutular, janjanlı mağazaların yüksek sesli müzikleri vermedi o birlikte eğlenme ve bir arada olma coşkusunu.

Bunları düşünürken ben, AVM’nin önündeki asansör kolonu ile kapısı arasında kalan yere bir gaz bombası atıldı. Çoğunluğu çocuk olan tüm bu kalabalık içeri doğru koşmaya başladı. Sıhhıye yönünden gelen bir TOMA ise su sıkarak o taraftaki kalabalığın da AVM’nin içine yığılmasına sebep oldu. İnsanlar çığlık çığlığa içeri kaçışırken birdenbire AVM’nin içindeki hoparlörlerden inanılmaz bir anons geldi “AVM’miz 5 dakika içerisinde kapatılacaktır!”. Kapının önüne atılmış gaz bombaları ve TOMAlar ile AVM’nin kapatılma anonsunun şaşkınlığı ve korkusu arasında kalan o çocuklar birdenbire AVM’in içindeki tüm duvar ve kolonlarına var güçleri ile vurmaya başladılar. “Tak! Tak! Tak!”. Çok büyük bir gürültü çıkıyordu, AVM’de yer yerinden oynuyordu ve çocuklar kesintisiz duvarlara vurmaya devam ediyordu.  “Tak! Tak! Tak!”. AVM içindeki herkes resmen kapana kıstırılmıştı ve çocuklar gerçekten korkuyorlardı. Başka zaman insanların, özellikle de çocuk ve gençlerin, arkadaşları ile vakit geçirmek, yemek yemek, alışveriş yapmak ve de önünde buluşmak için hep geldikleri bu AVM, şimdi kapılarını insanlara kapatıyor, herkesi dışarıdaki gaz bombalarının önüne atmaya çalışıyordu. Beş dakikadan uzunca bir zaman geçti ve AVM bu tepkiler üzerine kapatılamadı. İnsanlar yavaş yavaş Güvenpark’a doğru yönelmeye başladı. Ankara’da direniş 1 Haziran Cumartesi günü Kızılay AVM tarafında böyle başladı.

Ankara’ın çocukları o gün hep birlikte AVM’nin içindeki duvarlara vurduklarında, aslında kendilerini hapseden bu yeni tüketim düzeninin duvarlarına vuruyorlardı sanki. Şehirdeki tüm yaşamsal alanlarını hapseden AVM, şimdi fiziksel olarak onları barındırmak istemiyordu. AVM’in o yüksek duvarlarına vurmak, içinden kurtulmak istedikleri yeni yaşam biçimine de tepkiydi adeta. Çünkü gerçekte de olduğu gibi AVMler “işlerine gelmeyince” herkesi kapı dışarı ederdi. O gün AVM’nin içindeki duvarlara vurmayla başlayan tepki, insanların sıkıştırılmışlıklarından kurtulmak istediğinin ilginç bir şekilde vücut bulmuş metaforik bir haliydi. Görünen o ki, duvarlara vurmaya başlayan çocuklar, artık sadece içerideki duvarlarla yetinmeyecekler. Hayatlarımızdaki bize dayatılan yapay duvarlar, çoktan sallanmaya başladı.
Tak!Tak!Tak!


Gizem GÜRER

11.08.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder