AVM’miz 5 dakika içerisinde kapatılacaktır!
Direniş boyunca
Ankara'daydım. İstanbul'u, Hatay'ı, Adana'yı, Dersim'i görme fırsatım olmadı.
Gidemedik buralardan. Çünkü buralar hiç olmadığı kadar hareketli, hiç olmadıgı
kadar heyecanlıydı. Zaten sabah 8 aksam 6 mesaimiz de fırsat vermezdi ama başka
zaman, başka ilde bu denli büyük bir hareketlilik olsa, kalkar giderdik
herhalde. Daha önce hiç "kalkıp gitme"miştik aslında ama hiç de bu
kadar büyük bir şey görmemiştik biz 80 sonralılar.
Sosyal paylaşım sitelerinden
Istanbul’da olanları görünce, içimde bi yerlerimden “tak!” diye bir ses geldi.
“Bu sefer farklı” dedim. Televizyonda malum hiçbir şey gösterilmiyordu, fakat
sosyal medya çalkalanıyordu. İçimdeki “Tak!” sesi “Kalk!” sesine dönüştüğünde
duramadım, evden koşar adım çıktım. Abidinpaşa’dan Kızılay’a gidebilmek için
mahalledeki taksi dolmuşlardan birine bindim. Giderken taksici yol kapalı deyip,
Kolej üzeriden Kocatepe’ye çıktı. Öyle varabildim Kızılay’a. Direnişin
Ankara'daki ilk günü Ziya Gökalp ve Atatürk Bulvarı’ı kesistiği yer merkezde
olmak üzere, tüm Kızılay hınca hınç insan doluydu. Güvenpark’ta saat 4’te protesto
için toplanılacaktı fakat saat daha 3.30’du ve insanlar çoktan gelmişlerdi. Demek
ki canına tak eden benim gibi birçok kişi vardı ve kimse oturduğu yerde
duramıyordu artık.
Yıllarca ne olacağı bilinmeden
Kızılay’ın ortasında duran, şimdilerde ise AVM’ye dönüştürülen talihsiz binanın
önünde toplamış yüzlerce insan vardı. İlginçtir ki çoğunluğu çocuktu. 13lü 15li
yaşlarda, kızlı erkekli, kiminin boyunlarında tuttukları futbol takımının
atkısı, kimisinin elinde çeşitli bayraklar, çocuklar vardı hep... Ben bu durumu
bi’ türlü anlamadım, o kadar çok çocuk n’apıyordu orada?. Kuzenlerimle
yaşıtlardı genel olarak. Kuzenlerimi sokağa dökecek bu kadar ne olabilirdi? Ben
bildim bileli onlar hep ders çalışırdı çünkü. Sokakta oynamayı da mahalleler
sitelere, konutlar rezidanslara dönünce bırakmışlardı. Onları sokağa ne dökmüş
olabilirdi bu kadar? Biz yine biraz eylem görmüş sayılırdık, bi işe yaramazdık
belki ama eylemlere gider gelir, elimize tutuşturulan broşürleri okurduk en
azından. Ama kuzenlerime benzeyen o çocuklar, o kadar uzaktaydılar ki bu
olanlara, onları sokaklara ne dökmüştü gerçekten? Kimisi dedi "eğitim
sistemini bok ettiler çocuklar dayanamadı", kimisi "yaz geldi,
kanları kaynadı" dedi, kimisi maçların bitişine bağladı bu durumu. Bunlar
belki kısmen dogrudur, tam bilemiyorum. Ama Ankara'da son yıllarda cocuklar hiç
var olamadılar. Sonradan dayatılma AVM gezme kültürü insanın özüne uymadı, en
çok da enerji ile dolu o çocukların özüne. Çünkü çocuklar
"toplanma"yı severler, çünkü çocuklar bir arada olmak ister, çocuklar
birlikte olmaktan enerji alırlar, şakalaşmayı, birlikte şarkı söylemeyi hala
severler. Yeni Ankara'da yapamadılar bunları. Birileriyle tanışmak imkansızdı mesela
Güvenpark'ta, Kızılay’a sadece dersane için gelinirdi ve Ulus'a tek gidilmezdi
asla! Çünkü hep korkutuldular. AVMlere doluştular. Ama insanların içine
tıkıştırıldığı o kutular, janjanlı mağazaların yüksek sesli müzikleri vermedi o
birlikte eğlenme ve bir arada olma coşkusunu.
Bunları düşünürken ben, AVM’nin önündeki asansör kolonu ile
kapısı arasında kalan yere bir gaz bombası atıldı. Çoğunluğu çocuk olan tüm bu
kalabalık içeri doğru koşmaya başladı. Sıhhıye yönünden gelen bir TOMA ise su
sıkarak o taraftaki kalabalığın da AVM’nin içine yığılmasına sebep oldu. İnsanlar
çığlık çığlığa içeri kaçışırken birdenbire AVM’nin içindeki hoparlörlerden inanılmaz
bir anons geldi “AVM’miz 5 dakika içerisinde kapatılacaktır!”. Kapının önüne
atılmış gaz bombaları ve TOMAlar ile AVM’nin kapatılma anonsunun şaşkınlığı ve
korkusu arasında kalan o çocuklar birdenbire AVM’in içindeki tüm duvar ve
kolonlarına var güçleri ile vurmaya başladılar. “Tak! Tak! Tak!”. Çok büyük bir
gürültü çıkıyordu, AVM’de yer yerinden oynuyordu ve çocuklar kesintisiz duvarlara
vurmaya devam ediyordu. “Tak! Tak! Tak!”.
AVM içindeki herkes resmen kapana kıstırılmıştı ve çocuklar gerçekten
korkuyorlardı. Başka zaman insanların, özellikle de çocuk ve gençlerin, arkadaşları
ile vakit geçirmek, yemek yemek, alışveriş yapmak ve de önünde buluşmak için
hep geldikleri bu AVM, şimdi kapılarını insanlara kapatıyor, herkesi dışarıdaki
gaz bombalarının önüne atmaya çalışıyordu. Beş dakikadan uzunca bir zaman geçti
ve AVM bu tepkiler üzerine kapatılamadı. İnsanlar yavaş yavaş Güvenpark’a doğru
yönelmeye başladı. Ankara’da direniş 1 Haziran Cumartesi günü Kızılay AVM
tarafında böyle başladı.
Ankara’ın çocukları o gün hep birlikte AVM’nin içindeki
duvarlara vurduklarında, aslında kendilerini hapseden bu yeni tüketim düzeninin
duvarlarına vuruyorlardı sanki. Şehirdeki tüm yaşamsal alanlarını hapseden AVM,
şimdi fiziksel olarak onları barındırmak istemiyordu. AVM’in o yüksek duvarlarına
vurmak, içinden kurtulmak istedikleri yeni yaşam biçimine de tepkiydi adeta.
Çünkü gerçekte de olduğu gibi AVMler “işlerine gelmeyince” herkesi kapı dışarı
ederdi. O gün AVM’nin içindeki duvarlara vurmayla başlayan tepki, insanların
sıkıştırılmışlıklarından kurtulmak istediğinin ilginç bir şekilde vücut bulmuş metaforik
bir haliydi. Görünen o ki, duvarlara vurmaya başlayan çocuklar, artık sadece
içerideki duvarlarla yetinmeyecekler. Hayatlarımızdaki bize dayatılan yapay
duvarlar, çoktan sallanmaya başladı.
Tak!Tak!Tak!
Gizem GÜRER
11.08.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder